Türkü ve Öykü 01
Gönderen sahincokbilir - Ekim 13 2009 16:31:27
SARI GELİN
(ERZURUM ÇARŞI PAZAR)


Erzurum çarşı Pazar
( Neynim amman aman neynim smman aman Sarı Gelin)
İçinde bir kız gezer
( Hop ninen ölsün Sarı Gelin aman sarı gelin aman suna yârim)
Elinde divit kalem
(Neynim amman aman neynim Amman aman Sarı Gelin)
Katlime ferman yazar
(Hop ninen ölsün Sarı Gelin aman Sarı Gelin aman suna yârim)
Palandöken yüce dağ
(Neynim amman aman neynim amman aman sarı gelin)
Altı mor sümbüllü bağ
(Hop ninen ölsün Sarı Gelin aman Sarı Gelin aman suna yârim)
Seni vermem yadlara
(Neynim amman aman neynim Amman aman Sarı Gelin)
Niceki bu canım sağ
(Hop ninen ölsün Sarı Gelin aman Sarı Gelin aman suna yârim)

“SARI GELİN” TÜRKÜSÜNÜN ÖYKÜSÜ

Vakti zamanın birinde Kars dolaylarında sesinin güzelliği ile dillere destan bir delikanlı yaşamaktadır. Ali bir türkü çağırmaya başladı mı dağ taş inlermiş. Bu yağız delikanlı Bir ermeni kızına âşık olur. Kız da ona sevdalanır. Kız sarışın, gözleri masmavi, güzel mi güzelmiş. Örgülü saçları belinden aşağı sarkarmış. İnce ve uzun endamı sanki selvi dal gibiymiş. Hele salına salına yürüyüşü yürekleri yerinden oynatırmış. Bütün gençlerin gözü onun üzerindeymiş.
Ali ise herkesten daha yürekli, gözü pek ve dürüst birisidir. Gece ve gündüzünde bu güzel kız vardır. Sevdiği kız her sabah kalkar kalkmaz bahçeleri bağları dolaşır, Ali de peşinden takip eder, gizli gizli buluşurlar. Yanıp tutuşan yüreklerinin kızgın ateşlerine birazcık su serperler. İki sevdalının bu aşkları kısa zamanda dillerde dolaşmaya başlamıştır. Oğlanın Müslüman, kızın Hıristiyan oluşu aşılmaz bir kale duvarı gibidir birleşmelerinde. Ailelerini bir türlü ikna edemezler. Yanardağ gibi kaynayan yürekleri günden güne daha da korlanıp tutuşmaktadır. Hele de onları kıskananların çevreye yaydıkları dedikodular her iki sevdalının yollarını daha da sarpa sürmektedir.
Artık bu iki sevdalının buluşmaları çevrenin ve ailelerin etkisiyle zora girmiştir. Bir türlü buluşamazlar. Bu hasretlik ikisini de hasta etmeye başlar. Ali için tek çare vardır. Kiliseye gidip sevdiğini görebilmek. Bir pazar sabahı kalkar kiliseye gider. Kalbi çarpa çarpa bir köşeye oturur. Sevgilisinin taptığı haçı, kilisede yapılan ayini izler. İçinden şu türküyü yakar:
Vardım kilisesine baktım haçına
Mail oldum bölük bölük saçına
Kız seni götürem İslam içine
Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Seni saran neyler dünya malını

Vardım kilisene kandiller yanar
Kıranta Keşişler pervane döner
Tersa sevmiş deyin el beni kınar
Vay Sinan ölsün Sarı Gelin
Seni saran neyler dünya malını

Ali’nin kiliseye gidip ayine katılması çeşitli dedikodulara ve söylentilere vesile olur. Sonunda bu iki sevdalı çareyi kaçmakta bulur. Kaçarlar kaçmasına ya, haber hemen duyulur. Arkalarından atlılar tez yetişir. İkisi de bir dağın belinde ölü bulunur.

İçinde bir kız gezer
Elinde divit kalem
Dertliye derman yazar
Sarı Gelin sarı kız
Ettin ömrüm yarı kız.

Hamdi TANSES