Türkü ve Öykü 08
Gönderen sahincokbilir - Ekim 13 2009 16:24:27

GERALİ

( Aman aman) Gerali dedik bir gençten uşak
(Yar yar) Başına şal bağlar da beline guşak
Gerali’m hey hey hey

Dönü dönüver de ah sekerek
Boğazına dursun ham çökelek

(Aman aman) Birine aldık bir metre astar
Biri de şalvarlık ister
(Yar yar) Gadir mevlam ikisinin acısını birden göster
Gerali’m hey hey hey

“GERALİ” TÜRKÜSÜNÜN ÖYKÜSÜ
Gerali’nin yaşamı hakkında (1) pek fazla şey bilinmemesine karşın, 18. yüzyılın sonlarında yaşadığı, Ödemiş’in Kaymakçı kasabasının şimdiki Gerali köyünde doğup-büyümüş olduğu ve yörük obaları arasında aşiret reisi olarak çok saygın bir yeri bulunduğu saptanmıştır.
Gerali’nin yaşadığı çevresinden edinilen bilgilere göre, kötü eşkıyalıkla hiçbir ilgisi olmadığı gibi, pek öyle bir efe olarak da bilinmediği ve temiz bir özgeçmişe sahip olduğu ifade edilmiştir.
Dış görünüşü itibariyle oldukça uzun boylu, yağız tenli, ince yapılı, çevik, keskin bakışlı bir kişiymiş. Asıl adının Ali olmasına karşın, halk ona, “atik, cesur, korku bilmez” anlamına gelen “GER” sözcüğünü takmıştır. (2)

TÜRKÜNÜN ÖYKÜSÜ

Gerali’nin yaşadığı devir, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme dönemine rastlar. Anadolu’da deniz ve karayolu ulaşımı üzerinde yabancılara bazı haklar, imtiyazlar tanınması nedeniyle bağımsızlık kaybolmaya yüz tutar. Padişahlar halkı korku ile sindirmeye çalışıyor. Üstelik yabancıların şımarıklıkları göze batan sömürüleri katlanılacak bir şey olmaktan çıkıyor.
Her yerde olduğu gibi Aydın ili çevresinde de huzur kalmıyor. İşte tam bu sırada Gerali isminde bir yiğit kişi meydana çıkarak bu bozuk düzene karşı bir çara aramaya çalışıyor, düşünüyor, bunun yollarını arıyor, gözüne uyku girmez oluyor, neticede direnişe geçiyor.
Gerali’nin yönetime ve derebeylerine karşı gelişi, halkı uyandırması üzerine, kendisine 1500 kişi katılıyor, dağlara çıkıyorlar. Artık dağlarda Gerali’nin fermanı yürümeye başlıyor.
Bir yandan çevredeki imtiyazlı yabancılara kim olduğunu göstermek istiyor. Bu niyetle İzmir’e gidiyor. Orada Belloz adlı Fransız konsolosunun genç ve güzel kızını kaçırıyor, dağdaki çadırına götürüyor, orada kızı ağırlıyor, ama kıza asla bir kötülük yapmıyor.
Konsolos Belloz, kızının kurtarılması için diplomatik yollara başvuruyor. Bunun üzerine Osmanlı askerleri silahla Gerali’nin bulunduğu dağlara çatışmaya gidiyor, hayli zorlanıyor, fakat hiçbir netice elde edilemiyor. Bir taraftan da Osmanlı sarayında Gerali’nin idam hükmü çıkıyor. Bütün bu korkutmalar, gözdağı vermeler kızı kurtarmaya yetmeyince hileye başvuruluyor. Eğer Gerali eğer kızı babasına teslim ederse, hakkındaki idam hükmü kaldırılacaktır. Bu karar Gerali’ye iletiliyor. Zira, ikiyüzlülük bilmeyen Gerali, bu habere kanarak korumasıyla birlikte kızı alıp İzmir’e götürüyor, babasına teslim ediyor. Fakat konaktan çıkarken Osmanlı zaptiyeleri yakalanıp hapsediliyor.
Gerali’nin iyi niyetine karşı bu tutuklamaya üzülen konsolos, onun affedilmesi için Fransız hükümeti aracılığı ile girişimde bulunuyor, fakat yarar sağlamıyor, Gerali idam ediliyor.
Bu acı haber, en kısa zamanda Batı Anadolu’ya yayılıyor. Onun suçsuz yere idam edilmesinden derin üzüntüye kapılan halk, vicdanında güçlü izler bırakan bu kahraman için ünlü Gerali türküsünü yaratıyor.

GERALİ TÜRKÜSÜ

Gerali dedikleri bir ince uşak Bıçağının gümüşü sırma gümüşü
Başına şal bağlamı, beline kuşak Etrafın çevirmiş bin dört yüz kişi
Arkasına toplanmış bin beş yüz uşak Sakın bozulmayın edin cümbüşü
Dağları bedestan eden arslan Gerali O gelenler karga sürüsü dedi Gerali

Gerali dedikleri bir kara dana Beydağı’nın arkası bayır değil mi
Çekti bıçağını koydu meydana Kıratın yediği çayır değil mi
Onu doğuran ana gelmez cihana Akşamki rüyalar hayır değil mi
Dağları bedestan eden ince Gerali Kadar bu güneymiş diyen Gerali

Gerali’nin boyu serviden uzun Kuyucak’tan çıktım sökün eyledim
Dağlarda gezerdi yazı ile güzün İndim Aydın’a da mekan eyledim
İzmir’den alırsam Belloz’un kızın Karaosmanoğlu(3) sana neyledim
Sararım sineme dedi Gerali Dağları bedastan eden Gerali

Fağfiri fincandan içtiğim şarap Merdivenden inerken gönlüm bulandı
İnersem İzmir’e ederim harap Okudum fermanını yüreğime indi
Arkadaşım sorarsan Parmaksız Arap Dört yanıma baktım asker dolandı
Dağlara bedestan eden Gerali Kader bu güneymiş diyen Gerali

Kuyucak pınarı harlayıp akar İzmir’in içinde urganım yağlı
Candarmalar durmaz dağlardan bakar Ellerim kelepçe kollarım bağlı
Ali’nin kurşunu dünyayı yakar Düşmanlar elinden ciğerim dağlı
Dağlara bedestan eden Gerali Kader böyle der de ağlar Gerali

Beydağı’nın arkası kaplan inleri İzmir’in içinde oldu bir oyun
Arkamızdan gelme Türkmen beyleri Kenara gelmiş kurbanlık koyun
Yetiş de ince Efe inlet günleri Cellatlar geliyor Gerali soyun
Dağları bedestan eden Gerali Kader böyle der de ağlar Gerali

Ele şu dünyayı elekten ele
Böyle bir mahpus geçmemiş ele
İzmir valisi taktı çengele
Kader böyle der de ağlar Gerali

Bir önceki sayfada verdiğimiz bu türkünün sözünden anlaşılacağı üzere, Gerali’nin yiğitlik yönüyle giyimi-kuşamı, boyu-posu, kız kaçırma olayı, silahlı çatışmaları, konakladığı dağlar, su içtiği pınarlar, verdiği mücadeleler, dava arkadaşları,tutuklanışı, idam edileceği anı yaşaması, mevzun biçimde bir bir anlatılmaktadır.

EZGİNİN DERLEMESİ

(A)Bu ezgi, ilk kez 1927’de eski İstanbul koservatuarı müdürlerinden Yusuf Ziya Demirci’nin önderliği ile Muhuttin Sadak ve Ferruh Arsunar tarafından, Alaşehir İlçesinin İnegöl bucağında 90 yaşındaki Halil Onbaşı’dan plağa alınmak suretiyle derlenmiştir (4)
(B)Aynı ezgi hakkında “ Gerali’nin özel resitatif (Parlando-rubato) tarzında önce sözleri söylenip, sonra kırık, ölçülü yeri gelip,burada oynanıyor” diye bir bilgi verilmiştir.
SİLİFKE VARYANTI

Bu ezgi, Batı Anadolu’da halk kahramanı Gerali için yaratılan bir türkünün, aşiret göçleri nedeniyle Silifke’ye kadar aktarımından başka bir şey değildir. Daha doğrusu bu türkü, Anadolu’muzda yaşanan aşiretlik devrinin bir anısı olduğu için, aşiretler bu kahramanlarını her yönüyle kalplerinde yaşatmışlar ve zamanımıza kadar taşıyıp getirmişlerdir.
Gerçekten Gerali türküsü, halk arasında sevildiği için çok yayılmış ve halkın zihninde oluşan biçimiyle daha geniş boyutlara ulaşmıştır. Nitekim bu türkü, Silifke dolaylarında tek konu olmaktan çıkmış, Gerali’nin yaşamının öyküleri türkü kapsamında yer almıştır.

Hamdi TANSES